24 Temmuz 2014 Perşembe

Blogunuzu arama motorlari ile uyumlu hale getirin

Blog’unuzu oluşturduktan sonra eşe dosta adresini vererek ziyaret etmelerini sağladınız peki blog’umuzun daha fazla ziyaretçi çekmek için neler yapabiliriz?

      google-optimazisyonu 
İlk alternatifiniz arama motorları, blog’unuzu kurduktan sonra arama motorları bir şekilde sizi bulacaklardır fakat bu uzun bir zaman alabilir ama sabırlı olmalısınız bu süreci kısaltarak blog’unuzun arama sonuçlarında üst sıralarda çıkması için sizin de yapabileceğiniz bir kaç şey bulunuyor.


Blog’unuz yayında olduğu sürece mutlaka arama motorları tarafından ziyaret edilip ön belleğe alınacaktır.Ancak bunu beklemek yerine blog’unuzu Google,MSN,Yahoo gibi tanınmış arama motorlarına kendinizde kaydedebilirsiniz.  

Başlığı ve Meta Etiketlerini düzenleyin

Blog’unuzu arama motorlarına kaydetmeden önce başlığınızı uygun hale getirmeniz  arama motorları tarafından daha iyi indekslenmesini sağlayacaktır. 

Sitenizin başlığı web tarayıcısın sol üst kenarında gösterilen bölümdür başlık sayfanızın <TITLE> kodu ile belirlenir. Burada blog’unuzun kısa bir sloganına yer verebilirsiniz. 

…..aşağıdaki kodu bulun. 

<title><data:blog.pageTitle/></title>

...bu  kodu sildikten sonra aşağıda  bulunan kodu kopyalayıp onun yerine yapıştırın 

<b:if cond='data:blog.pageType == "index"'> 
<title><data:blog.title/></title> 
<b:else/> 
<title><data:blog.pageName/>-<data:blog.title/></title> 
</b:if>

Sonuç: Google’da Blogger Modifiye diye arattığınızda ilk sırada ve bu şekilde çıkacaktır. 
blogger-modifiye 

Blogu’unuzu arama motorlarına  kaydedin

Dünya da arama motoru denince tartışmasız ilk akla gelen isim Google oluyor,blog’unuza daha fazla ziyaretçi çekebilmek içinde Google de üst sıralara gözü dikmek zorundasınız . 

Google’a kayıt:
Google’de üst sıralara çıkabilmek için ilk etapta blog’unuzu Google’ye tanıtabilirsiniz. 
İşe ilk olarak blog’unuzun URL’sini Google’ye tanıtarak başlayabilirsiniz. 
Buradan http://www.google.com.tr/add_url.html adresine girerek blog’unuzun URL adresini girin isterseniz blog’unuz hakkında kısa birde açıklama yazabilirsiniz. 

2010-01-13_163423 



Bing & MSN’e kayıt:
Buraya blog’unuzun veya sitenizin URL adresini girerek kaydedebilirsiniz. 

Yahoo’ya kayıt:
Yahoo’ya da buradan Yahoo hesabınız ile giriş yaptıktan sonra kaydedebilirsiniz.

Iphone6

ISLAK HACİMLER SERAMİK-MERMER İMALATLARI TEKNİK ŞARTNAMESİ


Islak hacimler seramik-mermer imalatları aşağıda belirtilen sıra ve zamanlamaya uygun olarak yapılacaktır.

Seramikci ekibinin sıvacısı ıslak mahallerde ytong duvarları yeteri derece ıslattıktan sonra 500 Dozlu serpme sıva atacaktır. (24 saatten önce serpme sıvanın üzerine işlem yapılmayacaktır.)

Serpme sıvası hazır hale gelen ıslak mahallerde duvarlar şakül ve gönyeye alınacak şekilde kaba sıva anoları teşkil edilir.

Gönye ve şaküle alınan hacimlerde ankastre bataryaların montajı yapılır, daha önce montajı yapılan tesisatların projeye göre ölçü kontrolleri yapılır varsa kaçıklıklar düzeltilir.

Sıvacı, duvar kaba sıvalarını ve asma tavan olmayan mahallerin tavan sıvalarını yapar.

Tesisatçı şantiye topografının vereceği 1.00 mt. kotundan üstü 93 cm., tablası 97,5 cm. aşağıda olacak şekilde taban süzgeçlerini monte eder (süzgeç montajı için asmolen döşemenin B.A. kısmından ~ 7 cm. traşlama yapılır.)

Taşeron' in şapçısı süzgeç montajı için açılan yuvayı katkılı harç ile doldurur ve süzgeç tablasının üst kenarına kadar (~ 2,5 cm. kalınlığında) 400 Dozlu, Sika-Latex veya YKS-Binder-5 katkılı mala perdahlı şap yapılır. ( Taşeron temini 1 m³ yıkanmış Adapazarı kumuna 400 kg. çimento karıştırılarak elde edilen kuru harç, 110 kg. su içine 4 kg. BİNDER-5 ilavesi ile hazırlanan harç suyu ile karıştırılırak mastara uygun kıvama getirilir. Hazırlanan harçla süzgece doğru meyilli anolu yüzeyi demir mala perdahlı katkılı şap yapılması ve şapın sulanması bakımı dahildir. )

Şapın yapımından 48 saat sonra şantiye temini DIETERMAN süperflex 1 ile şap yüzeyi, min,15 cm. yüksekliğe kadar sıvalı duvar alt kısımları suya karşı izole edilir. Tatbikat İzmir fırça (kıl fırça ) ile yapılmalı, rulo kullanılmamalıdır. Tatbikatta 1 m² şap yüzeyine 1 kat astar ve 1 kat son kat olmak üzere toplam 2,5 kg/m² süperflex 1 kullanılacaktır. Astar tabakada 1 ölçek süperflex 1, 4 ölçek su ile karıştırılarak tatbikat yapılacaktır. Son kat boyamada ise 1,5 kg/m² olacak şekilde tatbikat yapılacaktır.

 (Bu madde şantiye ekipleri ve şantiye temini Superflex 1 ile yapılacaktır. İzolasyonun korunması Taşeron sorumluluğundadır. İzolasyonda tespit edilecek hasarlar Taşeron hesabına şantiyede yaptırılır.)

Süperflex 1 tatbikatından 24 saat sonra 400 kg. dozlu çimento harcı serilerek (2,5 cm. kalınlığında) Taşeron temini mermer-traverten (2 cm. kalınlığında) kaplama 3 mm. derzli olacak ve projelerine uygun şekilde döşenecektir. Üzerinden 24 saat geçtikten sonra DIETERMAN Cerinol F6 (Beyaz) veya şirket talebine göre Cerinol F6 (Renkli) derz dolgu malzemesi ile derzler doldurulur. (Şerbet verilir.)

Taşeron, Derz dolgu işleminden 24 saat sonra şirket temini maskeleme bandı mermer taban kaplamasının duvar kenarlarına boydan boya yapıştırır ve Taşeron temini telis tabana serilir. Yine Taşeron temini alçı sulandırılarak telisin üzerine tamamen örtücü olacak şekilde dökülür ve koruyucu bir tabaka elde edilir.

Seramikci ekibi, şirket temini seramik ve bordürleri Taşeron temini DIETERMAN Plasticol KMN Seramik yapıştırıcısı ile projelerine uygun olarak ve 3 mm. derzli olarak duvarlara döşer.

Seramik döşemesinden 24 saat sonra Taşeron temini DIETERMAN Cerinol F6 Beyaz veya şirketin talebine göre renkli derz dolgu malzemesi ile seramik derzlerini doldurur. (şerbet verir)

Seramik kaplamanın tavana kadar olmadığı yerlerde seramik bitimi ile tavan arasında kalan kaba sıvalı yüzey Taşeron temini alçı sıva ile sıvanacaktır. (Seramik ile hem yüz olacak şekilde) Saten alçı ile imalat temiz bir şekilde sonlanacaktır.

ÖNEMLİ HUSUSLAR :
Taşeron, İnce Yapı Şefliğinden temin edeceği onaylı proje ve iş programına uygun olarak imalatına başlamak zorundadır.

Şantiyenin temin edeceği malzemeler yukarıda belirtilmiştir. Bu malzemelerin dışındaki tüm malzeme ve gerekli alet edavat Taşeron tarafından zamanında temin edilmek zorundadır. Taşeron malzeme değişimleri için şantiyeden (İnce Yapı Şefinden) yazılı onay almak zorundadır. Yazılı onay alınmamış tüm proje, malzeme değişikliklerinden Taşeron sorumludur. Onaysız imalatlar en kısa zamanda Taşeron tarafından düzeltilir., aksi takdirde şantiye, Uzman Ekibin namı hesabına imalatları yaptırır.

Taşeron, şantiyenin kabul edeceği vasıflardaki elemanları şantiyede bulundurur. Şantiyenin kabul etmeyip yazı ile bildirdiği elemanları, 24 saat içinde, şantiyeden uzaklaştırmak ve yerine en kısa zamanda yeni eleman getirmek zorundadır.

    Yurtdisi Projelerinde Olculemeyen Riskler


    A) Ülke ve ülke ekonomisi açısından;
    • Enflasyonun fiyatlara etkisi,
    • Devalüasyon,
    • Asgari ücretlerde olabilecek artışlar,
    • Gümrük ve gelir vergilerinde olası artışlar,
    • Olağanüstü haller.


    B) İşveren açısından;
    • Avans ve hakediş ödemelerinde olabilecek gecikmeler.
    • Mukavele uygulamasındaki hassasiyet,
    • Miktarlarda olabilecek değişiklikler.

    C) İhale hesapları açısından;
    • Hesap sırasında yapılan kabuller,
    • Hesap hataları,
    • Alınması düşünülen talep karşılığı tazminatlar,
    • Yeni fiyatlarda alınacak sonuçlar,
    • Hesaplarda göz önüne alınmayan masraf kalemleri.

    D) Saha çalışmaları;
    • Beklenmeyen zemin şartları,
    • Teknik şartnamede istenilen nitelikte malzemenin bulunmasında karşılaşılabilecek sorunlar,
    • Yabancı ülkede yerel işçilerin çalışma verimi,
    • Olumsuz iklim şartları,
    • Sigorta dışı kazalar,
    • Olası gecikme cezaları.

     


     


     


     


     

    Betonla İlgili Teknik Terimler


    AĞIR BETON : Barit, magnetik, limonit, ve demir gibi yüksek birim ağırlıklı agrega kullanımıyla elde edilen ve özellikle radyasyona karşı korunma amacıyla kullanılan betondur.
    ADERANS : Yapışma, bağlanma
    ABSORBSİYON : Emme, absorbe etme
    AGREGA : Kum, çakıl, kırmataş gibi yapı malzemelerinin adı- Tabi, suni veya her iki cins mineral malzemenin genellikle 100 mm' ye kadar çeşitli büyüklüklerdeki kırılmış ve/veya kırılmamış tanelerinin bir yığınıdır.
    ALKALİ : Alkali metallerin tuzlarıdır. ( Beton veya harç bileşimlerinde bulunan sodyum ve potasyum kimyevi analizlerde genellikle Na2O ve K2O olarak belirlenir.)
    ALKALİ AGREGA REAKSİYONU: Portlant çimentosundan veya diğer kaynaklardan veya bazı agrega bileşimlerinden gelen alkalilerle ( sodyum ve potasyum) beton veya harç arasındaki kimyevi reaksiyondur.


    AŞIRI VİBRASYON : Vibratörün taze beton yerleştirilmesi sırasında, ayrışma ve fazla terlemeye neden olabilecek kadar fazla uygulanmasıdır.
    BETON : Kum, çakıl ya da kırmataş, çimento, su ve gerektiğinde katkı maddeleri kullanılarak elde edilen yapı malzemesi
    BRÜTBETON : Çıplak, düzgün yüzeyli beton
    BAYPAS : Çevirme, devre dışı bırakma, aşırtma, kırmataşın konkasörlerde kırılması ve dane çaplarının belirlenmesi işleminde dışarı atılan kirli-ince toz malzeme
    BİMS : Birbirine bağıntısız, boşluklu, sünger görünümlü, silikat esaslı, birim ağırlığı genellikle 1 t/m3' ten küçük, sertliği mohs skalasına göre 6 civarında camsı doku gösteren volkanik bir maddedir. ( Pomza taşı, sünger taşı gibi)
    BİMSBETON : Agrega olarak bims agregaları kullanılarak, gerektiğinde kum ilave edilerek yapılan hafif betondur.
    BİRİM AĞIRLIK : Bir malzemenin ağırlığının hacmine bölünmesiyle elde edilen değerdir.
    BUHAR KÜRÜ : Buhardan yararlanarak sıcaklık ve nemi yüksek bir ortamın sağlanmasıyla, betona erken mukavemet kazandırmayı öngören bir beton kürü metodudur.
    BÜZÜLME : Deney numunesinin herhangi bir doğrultudaki boyutunda, hızlandırılmış belirli kuruma şartları altında, ağırlıkça doygun halden dengeli ağırlık ve dengeli boyut durumuna geçişinde kuruma nedeniyle meydana gelen değişimdir.
    BÜZÜLME ORANI (RÖTRE): Deney numunesinin kuruma sonucu oluşan boy kısalmasının başlangıç boyuna oranıdır.
    ÇAKIL : Kırılmamış tanelerden meydana gelen iri agregadır.
    ÇALIŞMA DERZİ : Farklı zamanlarda yerleştirilmesi gereken beton kısımlar arasında sürekliliği sağlayabilecek tarzda düzenlenmiş derzdir.
    ÇİÇEKLENME : Sertleşmiş beton içindeki, çimento harcındaki bileşenlerin çözünüp dışarı sızması ve yüzeyde kristalleşip birikmesi sonucu oluşan lekeler
    DANSİTE : Yoğunluk
    DOZ : Bir karışıma girmesi gereken miktar
    DOZAJ : Ayarlama, düzenleme
    DURABİLİTE : Kalıcılık, betonun servis ömrü boyunca fiziksel ve kimyasal etkilere karşı koyması, dayanım
    ELASTİK SINIR : Malzemedeki deformasyonun, yük kaldırıldığında tamamen geri dönmemeye başladığı andaki gerilme sınırıdır.
    ELASTİSE MODÜLÜ : Statik hesaplamada bir gerilimin, kısalma ya da eğilme miktarına bölünmesi ile bulunan değerdir.
    EPOXY BETONU : Epoxy bağlayıcı, ince ve iri agregadan oluşan betondur.
    EPOXY HARCI : Epoxy bağlayıcı ve ince agregadan oluşan harçtır.
    FİLLER : 0,25 mm göz açıklıklı kar elekten geçen ince malzeme, taşunu, mineral toz
    FİNİŞER : Serme ve sıkıştırma makinası
    FORE KAZIK : Bir boru çakarak, içini boşalttıktan sonra, demirlerini koyup beton döküldükçe kılıf borunun çıkartılması yöntemiyle yapılan kazık
    GAZ BETON : İnce ve silisli bir agrega ve inorganik bir bağlayıcı madde ( kireç veya çimento ) ile hazırlanan karışımın, gözenek oluşturucu bir madde katılarak hafifletilmesi yolu ile elde edilen hafif betondur.
    GRONÜLOMETRİ : Kum, çakıl, kırmataş gibi yapı malzemelerinin elek analizleri sonucunda tane dağılımının belirlenmesi. Tane ölçüm
    GROBETON : Kaba beton, düşük dozlu demirsiz beton
    HAFİF AGREGA : Birim ağırlığı 1200 kg/m3' ü aşmayan agregadır.
    HARÇ : Kargir duvarlar ile iç ve dış sıvaların yapımında kullanılan ve mineral esaslı bir bağlayıcı, harç kumu, su ve gerektiğinde ilave edilen katkı maddelerinin uygun oranlardaki karışımları ile oluşturulan bir yapı malzemesidir.
    HAVA MİKTARI : Betondaki kapalı agrega boşlukları haricinde mevcut hava hacminin beton hacmine oranının yüzde olarak ifadesidir.
    HİDRATASYON : Su ile çimento arasındaki kimyevi reaksiyondur.
    İNCELİK MODÜLÜ : Agrega gradasyon özelliği hakkında bilgi sağlayan ampirik bir sayısal değerdir
    İncelik modülü = Elek üzerinde kalan agreganın yığışımlı yüzdesi / 100
    KAROT : Zemin, beton, asfalt gibi yapımlardan, özel aygıt (karotiyer) ile alınan silindirik örnek
    KAPİLER BOŞLUK : İç yüzeylerinde toplanan suyun beton içerisinde moleküler çekim ile hareketine imkan tanıyacak büyüklükteki mikroskobik kanallardır.
    KAVİTASYON : Su yapılarında rastlanan oyulma olayı (Negatif Basınçtan dolayı)
    KAYAR KALIP : Düşey olarak sürekli yükseltilebilen kalıp
    KILCAK ÇATLAK : Beton yüzeyinde gelişigüzel meydana gelmiş çok ince çatlaklardır.
    KIVAM (TAZE BETONDA): Karışım suyu nedeniyle taze betonun kazandığı akıcılığın ölçüsüdür.
    KİL : Genellikle alüminyum hidrosilikat, nadiren magnezyum hidrosilikat mineralinden oluşan ve tane büyüklüğü 2 mikrondan küçük tanelerden meydana gelen, plastik özelliklere sahip, tabii mineral malzemesidir.
    KİL YÜZDESİ : Karışık bir malzemenin kil kısmının kurutularak tartılmış kütlesinin toplam kütleye yüzde olarak oranıdır.
    KLİNKER : Çimentonun temel bileşenleri olan kil ve kireç taşının pişirilmesiyle elde edilen ceviz büyüklüğündeki ürün
    KOLLOİD : Büyüklükleri 10-5 cm ile 10-7 cm arasında değişen tanelerin oluşturduğu malzemedir.
    KOLLOİDAL BETON : Agregası koloidal enjeksiyon ile bağlanmış betondur.
    KOLLOİDAL TANE : Beton veya harç gibi sürekli bir ortam içerisine dağılmış, genellikle 200 mikrondan küçük, elektrik yüklü tanelerdir.
    KOMPAKT : Sıkı, katı, yoğun
    KOMPOZİT NUMUNE : İki veya daha fazla numunenin karıştırılmasıyla elde edilen numunedir.
    KUM PÜSKÜRTME : Beton ve benzeri yüzeylerin bir hortum başlığından basınçlı havayla kum püskürtülmesi yoluyla aşındırılması veya betonun kesilmesidir.
    KÜBİK AGREGA : Üç boyutu(eni, boyu, ve kalınlığı) birbirine yaklaşık eşit olan agregadır.
    KÜR : Çimentonun yeterli hidratasyonunu sağlamak, betonda tam ve uygun sertleşme elde edebilmek için, yerleştirme işleminden hemen sonra başlanarak taze betonun yeterli süre belirli sıcaklık ve nem altında tutulmasıdır.
    LİFLİ BETON : Dağılmış gelişigüzel yönlenmiş lif ihtiva eden betondur.
    LOS ANGELES AŞINMA DENEYİ : Agreganın aşınmaya dayanıklılığının belirlenmesinde kullanılan deney yöntemlerinden biri
    MICIR : 4-32 mm dane çaplı kırmataş
    MOLOZ : Yapım yıkım artığı
    ÖNDÖKÜMLÜ BETON(PREKAST): Daha önce dökülüp sonra yerine konan bir yapı bileşenini oluşturan betondur.
    ÖNGERİLMELİ BETON : Elemana gelecek yüklerin etkilerinin çeliğin beton içinde gerilmesi ile istenen şekilde dengelendiği betondur.
    PERMEABİLİTE : Geçirgenlik
    PLASTİK ÇATLAK : Henüz yerleştirilmiş plastik haldeki taze betonun yüzeyinde meydana gelen çatlaktır.
    PLASTİSİTE : Yeni karıştırılmış betonun veya harcın deformasyona karşı direncini ve kalıplanabilme şartlarını belirleyen özelliğidir.
    POISSON ORANI : Beton numunelerine elastik bölgede basınç gerilmeleri uygulandığında deney numunelerinde meydana gelen enine birim uzamanın boyuna birim kısalmaya mutlak değerce oranı
    POROZİTE : 1- Gözeneklilik
    2- Bir boşluğun birim dolu hacmine oranı
    PORTLANT ÇİMENTOSU 32.5: Portlant çimentosu klinkeri ve alçı taşının birlikte, puzolanik madde katılmadan öğütülmesi sonucu elde edilen, 28 günlük basınç mukavemeti en az 325 kg/cm2 (32.5N/mm2) olan portlant çimentosudur.
    PREFABRİKASYON : Önyapım, ön üretim
    PREKAST : Önceden dökülmüş
    PRİZ : Beton ve harçlarının katılaşmaya başlama süresi
    PRİZ BAŞLAMA SÜRESİ : Beton karılırken suyun çimentoya temas ettiği andan itibaren betondan elenerek ayrılmış olan harcın, çapı 6,175 mm olan bir sondanın daldırılmasına karşı 5kg/cm2 (0,5 N/mm2)' lik bir mukavemet kazanmasına kadar geçen süredir.
    PRİZ BİTME SÜRESİ : Beton karılırken suyun çimentoya temas ettiği andan itibaren betondan elenerek ayrılmış olan harcın, çapı 6,175 mm olan bir sondanın daldırılmasına karşı 35kg/cm2 (3,5 N/mm2)' lik bir mukavemet kazanmasına kadar geçen süredir.
    PUZZOLAN : Kendisinin bağlayıcı karakteri çok az olan veya hiç olmayan ancak ince olarak öğütülmüş halde veya ortamda nem bulunması halinde kalsiyum hidroksitle normal sıcaklıklarda reaksiyona girerek bağlayıcı nitelikleri olan bileşikleri meydana getirme yeteneğine sahip silisli veya silisli ve alüminli bir malzemedir.
    PÜSKÜRTME BETON : Basınçlı hava kullanımı yoluyla işlem uygun olarak hazırlanmış yüzeyler üzerine püskürtülen ve püskürtme basıncıyla istenilen yüzeyler üzerine yapışan beton veya harçtır.
    SATIH VİBRATÖRÜ : Betonu sıkıştırmak için üst yüzeye uygulanan vibratördür.
    SLAMP : Çökme, betonun (kıvamının) ölçülebilen oturması
    SOĞUK DERZ : Beton dökümü sırasında uygulamadaki gecikme sebebiyle iki tabaka arasında meydana gelen derz veya süreksizliktir.
    STANDART SAPMA : Ortalama değerden sapmaların mertebesini gösteren istatistiki bir değerdir.
    TAŞ UNU : 0,25 mm göz açıklıklı kare gözlü elekten geçen ince malzemedir.

    Betonun Dayanım ve Durabiliteye Göre Tasarımı


    Prof. Dr. Mehmet Ali TAŞDEMİR
    İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi

     
    Özet
    İnşaat Mühendisliğinde taşıyıcı malzeme olarak yaygın biçimde kullanılan betonun performansı üzerine genel bir değerlendirme yapılmakta, özellikle Marmara depremleri sonrası beton ile ilgili karşılaşılan bazı sorunlara yer verilmektedir. Ayrıca, sık sık karşılaşılan taze beton çatlakları özetlenmekte ve betonda kalite denetimi üzerinde durulmaktadır.

     
    1. Giriş

    Üzerinden iki yılı aşkın süre geçen Marmara Bölgesi'ndeki depremler sonrasında en çok konuşulan bölgenin jeolojik yapısı oldu. Özellikle de bundan sonraki büyük şokun ne zaman gelebileceği üzerine senaryolar üretildi. Ülke insanı konuşulanları ve tartışmaları televizyonlardan ve basından ilgiyle izledi, çoğu insanımız adını ilk kez duyduğu Jeofizik ve Sismoloji konularıyla bilgi edinmeye başladı. Depremler sonrası televizyonlarda gece saat üçlere dörtlere kadar yerbilimcilerinin konuşmaları izlendi. Ancak, göçen yapılardaki hasarların nelerden kaynaklandığı konusunda maalesef çok az bilgi edinildi ve yapılan hatalar konusunda kamuoyu yeteri kadar bilgilendirilemedi. Depremler sonrası yıkılan veya ağır hasar gören yapılarla ilgili bir envantarın çıkarılmamasını kaçırılan bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Uzun bir geçmişe sahip olan Yapı Mühendisliği ülkemizde de gelişmiş olmasına, geçmişte ve günümüzde sadece ülkemizde değil ülke sınırları dışında da önemli yapıları başarıyla inşa etmemize karşın Marmara Depreminde yaşananların sorgulanması, gerekli önlemlerin zaman kaybına neden olmadan alınması zorunludur. Gerek nufus yoğunluğunun, gerek sanayinin büyük bir bölümü deprem kuşağında olan Türkiye bu bölgeleri terketmeyeceğine göre bilgi ve bilim ile yaşamayı öğrenmesi, geçmiş depremlerden çıkarılmayan derslerin en azından bu büyük felaketlerden sonra çıkarılması gerekmektedir. Maalesef şimdiye kadar yapılanlar yapılması gerekenleri düşündükçe yetersiz kalındığı anlaşılmaktadır. Bu konuşmamda şimdiye dek izlediklerinizden farklı olarak daha çok önemli bir taşıyıcı malzeme olan betondan, yapılan hatalardan ve betonun sahip olması gereken uzun süreli performansından bahsetmek istiyorum.

     
    2. Bir yapıdan beklenenler
    Bir yapıdan beklenen; dayanım, dürabilite (dayanıklılık), ekonomi, fonkiyon ve estetiğin sağlanmasıdır. Yapıyla ilgili mimar ve mühendisler bu unsurları birleştirmek durumundadır. Bir yapı üretilirken şu aşamalardan geçmelidir:
    Yapı tasarımı: i) Yer seçimi, ii) Zemin etüdü, iii) Sistem seçimi, iv) Projelendirme, ve
    v) Projenin detaylandırılması.
    Malzeme seçimi ve malzemenin denetimi: i) Kullanılan malzemelerin davranışı, ii) Seçilen malzemelerin amaca uygun olup olmadığı iii) Kullanılan malzemelerde kalite denetim süreci.
    İnşaat süreci: i) Tasarım ile uyumlu bir yapı üretim teknlojisi, ii) Montaj ve işçilik.
    Yapı servis ömrünü tamamlayıncaya kadar projenin sürdüğü düşünülmelidir. Ülkemizde yeterince önem verilmeyen ancak Marmara Depremiyle önemi ortaya daha belirgin olarak çıkan binaların bakımı ve onarımı aşamalarını da bu sürece eklemek gerekir, çünkü yapı bir entegre sistemdir. Ülkemizde bu aşamalara gereken özenin gösterilmediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kullanılan malzemelerde kalite denetim süreci çok aksamıştır. Ayrıca inşaatın tasarımla uyumlu bir yapı üretim teknolojisine göre yapılmadığı anlaşılmıştır. Özellikle montaj ve işçilik büyük ölçüde aksamıştır. Esasen geçmişte büyük yararları olan tekniker okullarını da kapatmış bir ülkeyiz. Eğitimsiz gruplar inşaatları yapmıştır. Yatırımların Marmara Bölgesi'nde teşvik edilmesi, böylece büyük kentlere kırsal kesimlerden hızlı bir göçün olması, ve buna denetimsizlik de eklenince felaketin boyutu büyük olmuştur.
    3. Genel olarak betonun performansı
    Taze betonun işlenebilirliğinde agrega biçiminin ve en büyük boyutunun önemli işlevi vardır. Özellikle agreganın en büyük boyutu betonarme kalıbındaki donatı durumuna uygun olmalıdır. Sertleşmiş betondan beklenen ise dayanımlı, dayanıklı ve ekonomik olmasıdır. Son depremler sırasında büyük hasar gören yapılar incelendiğinde yapılaşmanın hızlı olduğu bu bölgede betonla ilgili temel bilgilerin kullanılmadığı ve gerekli denetimlerin yapılmadığı belirgin biçimde ortaya çıkmıştır. Beton hacminin yaklaşık %75' ini oluşturan agreganın betonun performansında etkisi belirgindir. Maksimum su /çimento oranı ile minumum çimento içeriğindeki sınırlamalar betonun dayanım ve dayanıklılığını önemli ölçüde etkiler. Bu iki sınırlamanın gerçekleşmesinde agreganın kaliteli ve boyut dağılımının uygun olması zorunludur. Genel olarak betonun çevresel etkilere diğer bir deyişle dürabiliteye göre tasarımı bu iki parametreye göre yapılır. Betondaki maksimum su/çimento oranı ve minumum çimento dozajı gibi kısıtlamaların ne ölçüde gerçekleşebileceği (yani çevresel etki sınıfına bağlı olarak maksimum su/çimento oranı belirli bir değeri aşamaz ve çimento dozajı da öngörülen minimum değerin altına inemez) doğrudan beton agregasının türüne, granülometrisine ve standartlarına uygun olmasına bağlıdır. Deprem bölgelerindeki betonlarda granülometriye ve beton kalitesine özen gösterilmediği, yeterli pas payının oluşturulmadığı, böylece betonun betonarme çeliğini koruyamadığı görülmüştür. Betonarme içindeki demiri koruyan betondur. Beton, hem basınç gerilmelerini karşılar hem de demirin korozyona uğramasını önler. Depremler sonrası bazı kesimlerce betonarmeyi yeren, çelik yapıyı savunan beyanlar oldu. Beton kalitesiz, yani boşluklu ve geçirimli olursa demiri koruyamaz. Bu, betonarmenin kusuru olarak değerlendirilmemelidir. Başka bir anlatımla, betonarme elemanda demiri koruyamayan bir işçiliğin olduğu ülkemizde çelik yapı korozyona karşı nasıl korunacak, yangına karşı nasıl önlemler alınacak biçimindeki soruların yanıtlanması gereklidir. Betonda donatı korozyonuna bağlı çatlama ile sismik yükler arasında sıkı bir ilişkinin olduğu kesinlik kazanmıştır. Beton; agrega, çimento hamuru ve agrega-çimento hamuru temas yüzeyinden oluşan bir malzeme olarak düşünülürse en zayıf halkanın arayüzeyler olduğu ortaya çıkar. Beton teknolojisindeki gelişmenin anahtarı çimento hamuru ile agrega arasındaki arayüzeylerin güçlendirilmesidir. 1970 li yıllara kadar 28 günlük silindir basınç dayanımı 40 MPa'ı aşan betonlar yüksek dayanımlı beton kabul edilirken günümüzde bu kavram önemini yitirmiştir. Dayanım ve dayanıklılık için en önemli gereksinim olabildiğince az boşluklu ve geçirimsiz beton üretmektir. Özellikle 1980 li yıllarda süper ve daha sonra da hiper akışkanlaştırıcıların ve ultra incelikli mineral katkıların kullanılması 2000 li yıllara gelindiğinde yalın betonların 28 günlük basınç dayanımlarının 200 MPa (2000 kgf/cm2)'a erişebileceği kanıtlanmıştır.

    Belirli bir granülometriye sahip olan beton agregasının ince bölümünü kum oluşturur. İri agregalarda olduğu gibi kumların da temiz, kimyasal etkilere karşı dayanıklı ve dayanımının yeterli olması istenir. Ayrıca, kumun inert olması diğer bir deyişle çimento ile kimyasal reaksiyona girmemesi gerekir. Ülkemizde beton agregalarında aranan özelikler TS 706' da belirtilmiştir. Kum için söz konusu özelikler; elek analizi, dayanım, kil ve silt içeriği, organik madde içeriği, alkali agrega reaktivitesi deneysel olarak belirlenir. Ancak bu deneylerden olumlu sonuç alınması halinde, söz konusu agreganın betonda kullanılmasına izin verilir. Kumda çok ince kil ve silt tanelerinin varlığı betonun dayanımını düşürmektedir. Çoğunlukla zirai toprak kökenli organik maddeler, kil topakları, kömür taneleri, yumuşak taneler, standardın üzerinde suda çözünen klorür miktarı ve sülfatın varlığı da betonun davranışını olumsuz etkilemektedir.

    4. Deprem sonrasında dikkati çeken bazı açıklamalar
    Marmara depreminde orta ve ağır hasar görmüş binalardan alınan beton örnekleri üzerinde yapılan bir araştırmada (Taşdemir, M.A., Özkul, M.H. ve Atahan, H.N., (1999) "Türkiyedeki Son Depremler ve Beton", II.Ulusal Kentsel Altyapı Sempozyumu, İMO, Adana, s. 9-19) genel olarak sürekli granülometriye uyulmadığı, en büyük agrega boyutunun 8 mm ya da bunun biraz üzerinde olduğu görülmüştür. Yine aynı araştırmada denenen 5 ayrı yapıya ait betonlardan 4 ünde kum sınırı olarak kabul edilen 4 mm'den geçen malzeme miktarının %65'in üzerinde bazılarında %91'e varan değerlerde olduğu saptanmıştır. Bu şekilde ince agregalarla üretilen betonların su gereksinimi aşırı yükselir, bunun sonucu olarak da su/çimento oranı artar, ince agrega tanelerini sarmak ve aralarındaki boşlukları doldurmak için daha çok çimentoya gerek duyulur, bu da bilindiği gibi yaygın biçimde esirgenmiştir. Aşağıdaki tabloda sözkonusu araştırma sonucuna göre Avcılar'dan alınan betonlardaki tane boyutu dağılımı görülmektedir.
    Tablo: Avcılar'dan alınan betonlardaki tane boyutu dağılımı

    Elekten Geçen (%) 
    31,5mm 
    16mm 
    8mm 
    4mm 
    100 
    98 
    87 
    70 
    100 
    97 
    91 
    83 
    100 
    100 
    99 
    91 
    100 
    80 
    59 
    51 
    100 
    84 
    80 
    65 

    Bu tablonun incelenmesinden görüldüğü üzere depremler sırasında saptanan düşük dayanımların nedeninin kamuoyunda yanlış birkaç açıklamanın yolaçtığı kanının aksine deniz kumu kullanmak olmadığı, malzemenin betondan çok, düşük kaliteli bir harç olduğu gerçeğidir. Nitekim, Avcılar'da ağır hasar gören yapılardan alınan karot örneklere dayanarak bulunan ortalama eşdeğer küp basınç dayanımları da ancak 8 MPa olmuştur. Böyle bir malzeme taşıyıcı olmadığı gibi dış etkilere karşı dayanıklı da değildir. Geçirimli olduğu için donatıyı da koruyamamaktadır. Gerçekten, depremler sonrası yapılan incelemeler bölgedeki betonarme yapılarda karbonatlaşma rötresi ile klor diffüzyonunun neden olduğu korozyon çok fazladır. Bunlar da depremlerde göçme riskini arttırıcı nitelik taşımaktadır.

    Çevresel etkilerin göz önüne alınması gerekir. Betonarme sadece dayanıma göre tasarlanmamalıdır, yani yapı önce dürabilite gözönüne alınarak tasarlanmalıdır. Günümüzde yapı sahibi ile proje müellifinin biraraya gelip yapının ömrü ne olacak diye tartışmaları zorunludur; bu kavramlar artık standardlara girmiştir. Betonarme yapı tasarlanırken çevresel etki sınıfı belirlenecek, karbonatlaşma veya klor etkisinden kaynaklanan korozyon, sülfat ve donma çözülme etkleri gibi bütün bunların önceden belirlenmesi gerekmektedir. Yerbilimcileri hep fay hattının nereden geçeceğini saatlerce tartışıyor, ancak Gölcük'de fay hattından sadece birkaç metre uzağındaki binaların ayakta kalanları da vardır. Demek ki usulüne uygun yapılmış yapılar depremler sırasında yıkılmayabilir. Deprem yönetmeliğini hazırlayan arkadaşlara da biraz sitem etmek istiyorum. Beton sınıfı 20 (C20) dürabilite bakımından kesinlikle yeterli değildir. Dürabiliteye göre tasarım için C30'un üzerindeki betonları kullanmamız gerekmektedir. Beton geçirimli ise karbonatlaşma olur, demir korozyona uğrar. Beton geçirimli ise dürabilitesinden söz edilemez, yani önce dürabiliteye göre tasarım sonra dayanım sözkonusu olmalıdır.

    Son olarak birkaç cümlenin altını çizmek istiyorum. Yapıların deprem etkisi sonucu yıkılması bir çok faktöre bağlıdır. Bunlar; zemin durumu, uygun temel seçilmemesi, deprem hesabını da içeren statik bir projenin bulunmaması ya da yeterli olmaması, projenin değiştirilerek uygulanması, yumuşak kat ya da kısa kolon gibi yapısal sorunlar, projede belirtilen sınıfta beton kullanılmaması, çelik donatı sınıfının yeterli olmaması, çelik donatının doğru çapta, sayıda ve şekilde yerleştirilmemesi, filiz boylarının yeterli olmaması, etriyelerin yerleştirilmesinde ve işçiliğindeki hatalar olarak sayılabilir.

    Betonun dürabilitesi de betonun kalitesine bağlı olup, performansta bileşen malzemeler, karışım oranları, üretim yöntemi, betonun bakım ve kürü gibi süreçler ile çevre koşulları etkilidir. Çevresel etki sınıfları göz önüne alınarak tasarımın gerektiği unutulmamalıdır. Beton uygun şekilde kür edilmemişse mukavemet yaklaşık %30 düşebilir, ancak drabilite daha da olumsuz etkilenir; kür edilmemiş betonun geçirimliliği yaklaşık 10 kat artabilir. Bu da korozyonu olumsuz biçimde etkiler. 9 yıl önce inşa edilen bir çok binada şiddetli donatı korozyonu olaylarına rastlanıldı. Kısaca, amaca uygun malzeme seçilmeli, su da dahil bütün bileşenler standardlara uygun olmalı, karışım iyi tasarlanmalı ve taze betonun yeterli biçimde yerine yerleştirilmesi sağlanmalı, özellikle ilk sertleşme sürecinde yüksek sıcaklık farklarından kaçınılmalı, beton iyi korunmalı ve gerekli kür aksatılmadan yapılmalıdır.

    5. Taze beton çatlakları
    Taze betonda bazı önlemlerin alınmaması halinde istenmeyen plastik rötre veya oturma çatlakları oluşabilir. Ayrıca, betonda kısıtlanmış rötre çatlaklarına rastlanabilir. Bu çatlakların nedenleri, alınacak önlemler ve onarılmaları ile ilgili genel bir değerlendirme aşağıda sunulmaktadır.
    Taze beton çatlakları, betonun kalıba yerleştirilmesini izleyen ilk 30 dakika ile 5 saat arasında, genelde döşeme gibi geniş yüzeye uygulanan betonlarda görülür. Bu çatlaklar 10 cm'ye erişen derinlikte ve birkaç cm'den başlayarak 2 m'ye varan uzunlukta olabilir. Oluşan çatlaklar betonun özellikle dürabilitesi açısından zararlıdır. Taze beton çatlakları farklı oturmalardan, plastik rötreden veya kısıtlanmış rötreden kaynaklanabilir.

     
    5.1.Oturma çatlakları
    Bu çatlaklar genellikle kirişlerde üst yüzeye yakın donatıların (demirlerin) hemen üstünde oluşurlar. Taze betonda iri agrega taneleri dibe çökerken su yüzeye doğru hareket eder. Yüzeye yakın donatılar bu harekete karşı koyar ve oturmasını tamamlayamayan üst beton tabakası zaten düşük olan çekme dayanımını kaybederek çatlar. Böylece, beton yüzeyindeki çatlaklar yüzeye yakın donatıların bulundukları hatlar boyunca uzanırlar.
    Bu tür çatlaklar; mantar başlıklı bir kolonun baş kısmına yakın yerde veya beton derinliğindeki değişmenin olduğu nervürlü döşemelerde de görülebilir.

     
    5.2. Plastik rötre çatlakları
    Bu çatlaklar geniş yüzeyli olan döşeme, yol, park ve havaalanı betonları gibi uygulamalarda oluşabilir. Beton yüzeyindeki suyun buharlaşma hızı, betonun içindeki suyun yükselme hızından fazla ise, betonun yüzeyi kurumaya, dolayısıyla büzülmeye başlar. Alttaki beton bu büzülmeye uyum sağlayamadığı için, üst tabakasında çekme gerilmeleri oluşur ve çekme şekil değiştirme kapasitesinin de düşük olması nedeniyle beton çatlar. Aynı çatlaklar, yeni dökülen betonun altındaki eski ıslatılmamış betonun veya asmolenli tabliyelerdeki briket gibi diğer malzemelerin beton suyunu emmesi sonucu da oluşabilir.

     
    6. Kısıtlanmış rötre
    Betonda gözlenen plastik rötre ve oturma çatlaklarından başka sık sık kısıtlanmış rötre çatlaklarına da rastlanır. Böyle bir rötre basit bir deneyle açıklanabilir: Çelik bir çember etrafına beton dökülüp sertleştikten sonra incelendiğinde serbestçe büzülmesi önlenen betonda düşey çatlakların oluştuğu görülür; bunlar kısıtlanmış rötre çatlakları olarak adlandırılır. Bu rötre çatlakları genellikle perdelerde görülür. Özellikle temeller üzerine oturan kolonlar arasındaki geniş perdelerde, tünellerde, eski beton üzerine dökülen yeni betonda bu tür çatlakları görmek mümkündür. Böyle çatlaklar perde içindeki boşluklar civarında belirgin biçimde gelişebilir. Önlemler alarak kısıtlanmış rötre çatlaklarını azaltmak mümkündür. Önlemlerden bazıları şöyle sıralanabilir; a)donatı miktarını arttırmak, b) çelik tel veya polietilen fiber kullanmak, c) dayanımı sağlayabilmek kaydıyla çimento miktarını biraz azaltmak, d) dökümden hemen sonra doğru ve yeterli kür uygulamak ve gereken koruma önlemlerini almak, e) hidratasyon ısısı düşük çimento kullanmak, f) betonun su/çimento oranını düşürmektir [1-2].

     
    7. Beton yüzeyindeki suyun buharlaşma hızını arttıran etkenler
    • Betonun sıcaklığı,
    • Düşük bağıl nem oranı,
    • Yüksek rüzgar hızı,
    • Ortam sıcaklığıdır.
    Beton ve hava sıcaklığının, ortamdaki bağıl nem ve rüzgar hızının beton yüzeyinden buharlaşan su miktarına ortak etkilerinden mevcut bazı abakları kullanarak aşağıdaki sonuçlar çıkartılabilir:
    Hava sıcaklığı arttıkça buharlaşma artar. Beton havadan daha sıcaksa buharlaşma daha da artar. Buharlaşan su miktarı 0,5 kg/m2/saat değerini aşınca, plastik rötre çatlaklarının oluşması olasılığı vardır, bu da önlem almayı gerektirir. Sıcaklığın 50 C artması buharlaşmayı %100 arttırabilir.
    Hava sıcaklığı 200 C, havadaki bağıl nem %60, beton sıcaklığı 24,5 0C ve esen rüzgar hızı 25 km/saat ise buharlaşan su miktarı yaklaşık 1 kg/m2/saat olur.

    Havadaki rutubetin %90'dan %50'ye düşmesi buharlaşmayı %100 arttırır. Rüzgarın hızı saatte sıfırdan 20 km'ye çıktığında buharlaşma yaklaşık dört kat artar. Beton yüzeyi güneş ışınlarına açıksa, betonun yüzeyindeki sıcaklıkla beraber buharlaşma da artar.
    Plastik rötre sonucu oluşacak çatlak yoğunluğunun suyun buharlaşma hızı ile orantılı olacağı beklenir.

    8. Taze beton çatlaklarına karşı alınacak önlemler

    8.1.Beton bileşenleri bakımından alınacak önlemler
    Betonda yüzey/hacim oranı yüksek olan ince malzemeler fazla ise, betonda plastik rötre riski vardır. Belirli bir su/çimento oranı için, ince malzeme ve çimento dozajı arttıkça, plastik rötrenin arttığı deneylerle kanıtlanmıştır. Betonda yeterli kadar ince malzeme var ve beton az boşluklu ise beton terleme suyunun yukarı çıkması güçleşir. Yüzeyden buharlaşan suyun yerine terleme suyu gelemeyince beton yüzeyi kurur ve çatlaklar oluşur. Böyle bir durumda başka etkileri göz önüne alarak, ince malzeme ve gereğinden fazla çimento kullanılmasına sınırlama getirilebilir. Oturma çatlaklarının oluşumunda ise aşırı su kullanımının işlevi büyüktür. Böyle bir durumda da su tutucu maddelerin miktarını arttırmak gerekir. Diğer bir değişle dozaj ve ince agrega arttırılabilir, puzzolanlar da yarar sağlayabilir, böylece kohezyon artar. Hava sürükleyici katkının kullanılması terlemeyi azaltır, dolayısıyla oturma çatlağı önlenebilir.

     
    8.2.Beton döküm ve bakımında alınacak önlemler
    Gölgede 320C'yi aşan sıcaklıklarda betonun döküm ve bakımında aşağıdaki önlemleri almak gerekir:

    Betonun döküleceği zemin, donatı ve kalıpta göllenmeye meydan vermeyecek şekilde ıslatılır, ıslatma suyu buharlaşır buharlaşmaz döküm yapılır. Böylece sıcak bir havada hem donatıların hem de klalıbın sıcaklığı düşürülür, ayrıca zemin ve asmolen gibi su emici yüzeylerin de beton suyunu emmesi önlenir. Aşırı sıcak havalarda beton dökümünün geceleri yapılması, taze beton sıcaklığının düşürülmesi, malzemelerin (su, agrega) soğutulması, hidratasyon ısısı düşük çimento kullanılması ve geciktirici katkı kullanılması tercih edilebilir.
    Taze beton çatlaklarına karşı alınacak en önemli önlemlerden biri, betonun dökümü sırasında iyi işlenmesi ve daha sonra gerekli bakımın yapılmasıdır. Beton aşırı akışkan olmamalı ve vibrasyonu gerektirecek bir kıvamda olmalıdır. Beton kalıbına vibratörle yerleştirildikten sonra hemen ilk mastarlama yapılır. Daha sonra bir insan beton üzerine çıktığında yaklaşık 2 mm derinlikte iz oluşunca ikinci mastarlama işlemi yapılır. Mastarlama işleminin yavaş ve düzgün yapılmasına özen gösterilmelidir.
    Rüzgara karşı korumak için rüzgar kırıcı engeller oluşturulur. Beton yüzeyini doğrudan güneş ışınlarından korumak için beyaz renkli yansıtıcı plastik örtüler ile kaplamak gerekir.
    Beton yüzeyine "curing compound" adı verilen maddeler de sürülebilir. Bu işlem yüzeydeki parlaklık sona erinceye kadar beklendikten sonra yapılmalıdır.
    Diğer bir yöntem ise, spreyle su püskürterek veya suya doygun talaş, ıslak kum gibi maddeler ile kaplayarak yüzeyin nemli tutulmasını sağlamaktır.
    Taze betonun kür süresi de değişik etkenlere bağlıdır. Ancak normal betonarme yapılarında bu süre yaz aylarında en az bir hafta olmalıdır. Bu süre içinde ise günde en az üç kez sulama yapılmalıdır. Sulama için kullanılacak su, şehir suyu değilse içinde betonarme elemanları için zararlı olacak sülfat, asit, tuz gibi kimyasal maddeler bulunmamalıdır.

    9.Kısıtlanmış rötreyi azaltmak için gerekli önlemler
    Kısıtlanmış rötre çatlakları aşağıdaki önlemler alınarak azaltılabilir: a) betonda su/çimento oranı düşük tutulmalı, b) kalıp alma süresi uzatılmalı, doğru ve standard kür uygulaması yapılmalı, c) üretim sırasında sadece perde gibi betonarme elemenları için beton içine kısa kesilmiş polietilen lif veya çelik tel katılmalı, d) perdelerdeki düşey ve özellikle yatay donatıların yeterli olup olmadığı kontrol edilmelidir.

     
    10. Öneriler
    Plastik rötre, oturma çatlakları ve kısıtlanmış rötre çatlaklarının onarımı betonun dürabilitesi açısından yararlıdır. Bu çatlaklar, genişliklerine bağlı olarak uygulamada mevcut onarım harçları veya su kıvamındaki epoksi kullanılarak ve elle uygulama yapılarak doldurulup betonun uzun süreli performansı arttırılabilir. Böylece olası donatı korozyonu önlenmiş olur.

    Kaynaklar

    [1]    A.M. Neville, Properties of Concrete, Pitman Publishing, London, 1975.
    [2]    M. Grzybowski, Determination of Crack Arresting Properties of Fiber Reinforced Cementitious Composites, Department of Structural Engineering, Royal Institute of Technology, Stockholm, TRITA/BRO-89/008, 1989.

    Şehiriçi beton yollar


    İnş. Müh. Selçuk Uçar - THBB
    Beton yollar, dünyada ilk olarak, parke taşı döşenmiş yollar şeklinde Romalılar döneminde, modern anlamda ise Portland çimentosu betonu ile kaplama yapılması şeklinde 19. yüzyılın sonlarından itibaren İskoçya, Avustralya ve A.B.D. gibi çeşitli ülkelerde kullanılmaya başlamıştır. ABD'de 1891'de inşa edilen ilk beton yol, Ohio'da bir şehiriçi sokak yolu olup, hala işlevine devam etmektedir.

    Beton yollar ağır trafik koşullarında belki de tek alternatiftir, fakat bu beton yolların sadece bu koşullarda kullanılması gerektiği anlamına gelmez. Yol yapımı konusunda gelişmiş ülkelere bakıldığında birçok avantajıyla beton yolların şehiriçlerinde kullanım oranının çok hızlı bir ivmeyle artmakta olduğu görülmektedir. Şehiriçlerinde beton yol kullanımının avantajları şu şekilde sıralanabilir:


    1. Uzun süreli hizmet ömrü sağlaması: Dayanıklılığı ve beklenmedik çevresel etkilere ve yüklere karşı koyabilmesi ile şehiriçi yollarda çok uzun süreli bir hizmet ömrü sunmaktadır.

    2. Yol yapımından kaynaklanan trafik sıkışmasına imkan vermemesi: Neredeyse hiç olmayan tamir-bakım ihtiyacı ile trafiği daha az engellemekte ve yol bakımı nedeniyle trafik sıkışmasına imkan vermemektedir.

    3. Daha ekonomik olması: Şehiriçi yollarda beton yolların ilk yapım maliyetleri asfalt yollarla aynı olduğu düşünülse bile (kaldı ki ülkemizde yapılmış araştırmalarda beton yolların ilk yapım maliyetlerinin de düşük olabileceği ortaya çıkmıştır), yolun hizmet ömrü boyunca tüm maliyetleri düşünüldüğünde beton yollar, asfalt yollara göre % 60'a varan daha az maliyetlere sahiptir.

    4. Daha az enerji sarfiyatı yapılması: Açık rengi ve gece görünürlüğüyle ışıklandırma için daha az enerji sarfiyatına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca yaz aylarında asfalttan kaynaklanan şehiriçlerinde fazladan ısınma yaşanmayacaktır ve önemli bir soğutma enerjisi tasarruf edilecektir.

    5. Estetik olması: Açık rengi ve istenirse çok ucuza renklendirilebilmesi ile çok estetik olmaktadır.

    6. Sürüş konforu sağlaması: Deforme olmayıp sürekli düzgün yüzeyini koruyabilmesi nedeniyle sürüş konforu sağlamaktadır.

    7. Sürüş güvenliği sağlaması: Tekerlek izi oluşmuş veya deforme olmuş yerlere su birikmesi nedeniyle su kızağına maruz kalma gibi tehlikelere sahip olmaması ve aynı zamanda açık rengi olması nedeniyle sürüş güvenliği sağlamaktadır.

    8. Çevreyle dost olması: Asfalt yollarda, yapım esnasında bitümün ısıtılmasıyla kanserojen bir emisyon ortaya çıkması ve ısıtma işleminin enerji sarfiyatına neden olması gibi etkiler bulunmaktadır. Bunların yanısıra, mevcut asfalt yolda, yaşlanma adı verilen etki ile bazı zararlı kimyasal maddeler havaya karışmaktadır. Beton, bu tip tehlikelere sahip olmaması ve üretimi sırasında karıştırılmadan başka bir enerji sarfiyatına neden olmaması nedeniyle şehiriçlerinde çevresel bir tehlikeye sahip değildir. Bu avantaj özellikle çevreye daha duyarlı ülkelerde çok dikkate alınmaktadır ve birçok şehiriçinde bitüm kullanılması yasaklanıp beton yol yapımına hız verilmiştir.

    9. Bozulmuş asfalt yollar için en önemli çözüm yolu oluşturması: Yapılan önemli araştırmalarla bozulmuş asfaltın üstüne "çok ince beton kaplama (ultrathin whitetopping)" uygulanmasının en iyi çözüm olduğu ortaya çıkmıştır. Özellikle kavşaklar, otobüs şeritleri gibi yerlerde kesinlikle uygulanması çok uygun olacaktır.

    10. Mevsimsel şartlara en uygun tepkileri göstermesi: Hem yazın sıcakta erime gibi bir tehlikeye sahip değildir, hem de kışın buz çözücü tuzlardan dolayı yıpranması azdır.

    11. Her mevsimde yapılabilme kolaylığı: Asfalt yolların yapım veya onarım koşulları ve mevsimleri kısıtlıdır. Beton yollarda ise neredeyse yılın her vakti yol yapımı olabilmektedir.

      Beton yolların tasarımı, sadece kalınlık tasarımı olarak düşünülmemelidir, kaplama performası, derzler, yapım koşulları, yerel iklim ve zemin koşulları kesinlikle dikkate alınmalıdır. Şehiriçinde kullanılacak beton yolların tasarımının, ağır trafiğe maruz beton yolların tasarımdan farkları bulunmaktadır. Bunlardan önemli biri estetiktir. Çünkü şehiriçi beton yollarda, şehrin peyzajıyla, ağaçlarla uyum içinde olunması kesin bir şarttır. Diğer bir fark ise kavşaklardaki tasarım kriterleridir. Şehiriçlerinde kavşaklarda trafik, beton yol döşemesinin üstünden sadece bir doğrultuda değil farklı doğrultularda akmaktadır. Böylece bu döşemelede birden fazla kritik yorulma yeri gelişebilir. Buralarda iyi bir derz kesim planlamsı ve döşeme yerleşimi yapılmalıdır. Şu anda şehiriçlerinde beton yol tasarımı için THBB bünyesinde tasarım sistemi ve teknik standard oluşturulması çalışılmaları sürdürülmektedir.

      Beton yollarda dikkat edilmesi gereken iki nokta da bulunmaktadır. Bunlardan ilki yolun yapımından sonraki trafiğe açılma süresidir. Beton yollarda hızlı erken döküm teknikleri (ultrafast track) geliştirilmiştir ve dünyada özellikle şehiriçi beton yol uygulayıcıları tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca, bu durumda beton yolların uzun ömrü ve az tamir bakım isteme avantajı ile yeni yol yapımının az olacağı da düşünülmelidir. Diğer nokta ise yolun altındaki kanalizasyon, elektrik gibi şehir altyapılarına müdahele için beton yolların açılması ve açılan yerlerin tekrar kapatılması konusudur. Aslında beton yollarda bu işlerin asfalt yollardan bir farkı yoktur, hatta daha da kolay olabileceği söylenebilir. Beton yolların herhangi bir kırıcıyla değil derz keser gibi keserek açılması daha iyi sonuçlar vermektedir. Açılan yerlere daha sonra finişer kullanılmadan beton dökülür, sıkıştırılarak yerleştirilir ve yüzeyi pürüzlendirilir. Eklenen bu parçanın mevcut yolla olan sınır yerlerinde yalancı derzler kesilerek genleşme ve büzülme sorunları çözülür. Bunun yanı sıra asfalt yollarda şu anda da kullanılan parke taşı yerleştirme gibi farklı teknikler de burada uygulanabilir.

      Şehiriçi beton yolların avantajları bölümünde kısaca bahsedilen, "bozulmuş yolların üzerine çok ince beton kaplama yapılması" konusu üzerinde ayrıca durmak gerekmektedir. Asfalt yol üstyapılarının en büyük handikaplarından biri zaman içinde çeşitli etkiler dolayısıyla bozulmasıdır. Zaten Türkiye'de şu anda şehiriçi asfalt yolların çok büyük kısmı bozulmuş durumdadır. Bu kadar fazla bozulmuş yolun yeniden yapılması imkansızdır. Bunun için, bozulmuş asfalt yolların üzerine çok ince beton kaplama (ultrathin-whitetopping) alternatifinin üzerinde durulmalıdır. Bu uygulama, son on yılda geliştirilmiş bir uygulamadır ve çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Çok ince beton kaplamalarda, genelde uygulanan ve iyi sonuç veren beton kaplama kalınlığı 5-10 cm civarındadır. Beton malzemesi olarak klasik yol betonundan, kullanılan en büyük agrega dane boyu haricinde bir farkı yoktur. Ayrıca bu betonda liflerin kullanılması performası arttırmaktadır. Mevcut bozulmuş asfalt yol, üzerinde yapılacak ince beton kaplamaya iyi bir temel olmakta, bu iki tabaka arasında bir bağ kurularak üstteki beton yolun tek başına değil asfaltla beraber çalışması sağlanmaktadır. Çok sık aralıklı, dolgusuz derzler kullanılarak (beton kaplama kalınlığının 12-15 katı gibi) genleşmeye ve büzülmeye karşı önlem alınmaktadır. Bu teknik, mevcut şehiriçi yolların ıslahı için gerçekten anahtar bir noktadır.