7 Temmuz 2014 Pazartesi

Yüksek Yapı Nedir

Yüksek Yapının Tanımı

Yüksek ya tanımı, dünyada her şeyden önce o binanın nereye inşaedildiğine göre değişir. Depremselliğiyüksek olan Japonyada 45 m.lik yüksekliğigeçen yapılar yüksek ya sınıfına alınıp dinamik hesapla birlikte özel tasarım önlemleri alınırken depremselliği farklı başka ülkelerde bu değer yükselmektedir. 20 katlı bir ya ABDde Illinoisde Evanstonda inşa edildiğinde yüksek olarak şünülürken New Yorkta yüksek ya olarak algılanmaz. Ayrıca soruyu hangi meslekten kişiyesorduğunuza da bağlıdır.


Makine mühendisleriısından asansör, yürüyen merdiven, ısıtma, havalandırma ve tesisat işler çözülecek  ise  bir  yüksek  ya olurken  bir  yangın  uzmanına  re  yatay  yangın bölgelerine bölünmesi ve yangınla mücadele için özel ekipmanların yerleştirilmesi gerektiğinde yüksek yapı kabul edilir. Bir mimar için yükseklik, estetik ve çevre ısından binanın güzel plan ve kesitlere sahip olması demektir.

Ya mühendisliği ısından bir yüksek yapı, belirlenen mukavemet, öteleme ve işletme ölçülerine uyarak yatay rüzgâr ve deprem yüklerine dayanacak ve yeterince ekonomik olacak şekilde yapısal taşıyıcı sistemi düzenlenecek biryapıdır [Hasgür, 1996].

Yüksek  ya hemen  her  belediyenin  imar  yönetmeliğinde  şu  şekilde  tanımlanmaktar. Genel olarak yakın ve uzak çevresini, fiziksel çevre, kent dokusu ve her tür kentsel altyayönünden etkileyen bir ya (bina) türüdür. Son kat tavan şeme kotu 30.80 metreyi ve/veya bodrum kat dahil olmak üzere toplam kat adedi 13'ü aşan(13 kat hariç) yapılar Yüksek Yapı olarak kabul edilir.


Yüksek Yapıların Sınıflandırılması
1.  Yüksek olmayan 8–12 kat ara binalarr. Bugün teknolojinin gelişmesine paralel olarak kalfaların imal edebildikleri ve rkiyede en çok örneğini gördüğümüz binalarr.

2.12–25 kat ara binalarr. Artık biok şehrimizde bu rden yapıların örneklerini görmekteyiz.

3.  25 ile 55 kat sınırı arasındaki binalardır ki, bu binalar özel tedbirlerin anmaya başlandığı yapı türleridir. Son yıllarda ülkemizde bu tür yaların sayısı giderek artmıştr.

4.  55–75 kat sınırı arasındaki binalarr.  Henüz ülkemizde bulunmamaktar.

5.  75 katın üzerindeki binalar, süper gökdelen” olarak adlandırılırlar. Kat adedi 70–110 arasında değişen bu binaların sayısı halen dünyada 50yi geçmemektedir. Bu tür yapılardan da ülkemizde hiç bulunmamaktar.


Yüksek Yapıların Yapılma Sebepleri
 Yüksek bca yapılma ve gelişme sebeplerini şu şekilde özetleyebiliriz.


 Şehirlerde kullanılan sahaların azalması,

 Buna paralel olarak kullanılacak arsa fiyatlarının baş döndürücü şekilde artması,

 Yine bunun neticesi olarak daarsadan azami kaza temin etmek hırs ve arzusu,

 Teknik imkânların artması ve yüksek binaların yapımının artık zor olmaması,

    Firmalar  arasındaki  rekabetin,  firmaların  kudretini,  içinde çaştıkları  binalarla reklâm etmek arzusu,
    Şehir  fuslarının  mütemadiyen  artma nedeniyle,  merkezlerdeki  iş  yerlerinin,  artan çaşaninsan nispetinde genişletilmesinin artık zeminde değil,binaların yükseltilmesiyle mümkün olduğunuda kabul etmek gerekir [çer, 1969].


Yüksek Yapıların Gelişimi
İlkyüksek yapının tarihi antik çağa kadar uzanmaktar. Roma şehirlerinde 10 kat yüksekliğinde yük taşıyıcı duvarları olan yapıların olduğu bilinmektedir. Roma İmparatorluğunun düşüşü ile kaybolan yüksek yapılar, 19.yüzyılda ba şehirleri zla büyüyünce artan fus yoğunluğu karşısında  yeniden ortaya çıkmış,  taşıyıcı  taş duvar yapı sistemi prensipleri tekrar kullanılmaya başlanmışr.Fakat bu taşıyıcısistem tipinde yükseklik arttıkça duvar kalınlığının artma(yaağırlığı) sistemin olumsuz bir yanır

Altkat duvarlarında183 cm. kalınlıkgerektiren Chicagodaki 16 katlı Monadnock Buildin(1891) ile bu yapım sisteminin sınırları ıkça belirlenmiştir.

Demir daha sonra çelik çerçeve, yapıda yükselmeye ve büyük ıklılara olanak sağlaş ve doğal olarak hafif iskelet sistemler kullanılmaya başlanılmışr. Çelik iskeletin gelişmesi 100 yıldan fazla bir re almışr. Bu yalnız ya malzemesi olarak demirin tanınma ısındadeğil, üretim sistemlerinin de gelişmesi ile ilgilidir. En uygun eleman ve birleşim şekilleri için bu yeni malzemenin davraşının araşrılması, detay ve işçiliğinin geliştirilmesi gerekmiştir.

19. yüzyıl mühendisi mimara iskelet yapının olanaklarını tanıtmışr. Köprü, fabrika, depo ve sergi yapılarında çerçeveleri kullanarak geliştirmiştir. Bunun etkisi ile 1801de Manchester’da bir iplik fabrika 7 katlı demir çerçeve olarak yapılmışr. Bu yapıda demir kolon ve kirişler iç iskeleti oluşturuyordu.  I profil belki de ilk kez burada kullanılmış vetasarımcı bu şeklin eğilmeye karşı  dayanımını fark etmiştir.  Bu fabrika 1890larda Chicagodaki çelik çerçeve gelişiminde örnek olarak alınmışr.

1851de  Londra  Uluslarara Sergisi  için  yapılan  Crystal  Palace  ilk  özgün  çelik  çerçeve yapıdır. O yıllardaki mimari standartların esa olan ağır dolu gövdeli duvarlar yerine cam yüzey ve ahşap-demir çerçevelerin hafif etkisi bu yada öne çıkmışr. Bu ya seri üretime büyük boyuttaki ilk yaklaşımdır. zeyin bölünmesi  122 cm. boyunda üretilen en büyük cam levha ölçülerine göre planlanmış, yapım işlemi tasarımın bir parçası olmuştur.

1843te Long Island, Black Harbor’da yapılan fener Amerika BirleşikDevletlerindeki ilk dövme iskelet yapıdır. Bundan yaklaşık 10 yıl sonra bazı yapılarda iskelet ile yük taşıyan taş cephe duvarları birlikte kullanılmıştır. İç çeeveler, dövme demir kirişleri taşıyandökme demir kolonlar ile oluşturulmuştur.

Yüksek yapılarda metal çerçevelerin sağlağıolanakların kullanılabilmesi için şey ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi gerekiyordu. İlkasansör 1851de New York 5. Cadde’de bir otelde görüldü. Bu şeyray sistem 1866da asma sistem şeklinde  geliştirildi.  Yüksek yapılarda asansörün sağlağıolanaklar ilk kez 1870de New York Equitable Life Insurance Company Buildingde kullanılmıştır.

1883te William Jenny, Chicagoda 11 katlı Home Insurance Buildingde iskelet sistemleri geliştirmiştir.  Bu yapı, taşıyıcı  sistemi yalnızca metal çerçeve örneğiolan ilk yüksek yapı örneğidir. Yapının taş cephe duvarları yalnızca kendini taşıyordu.Jennynin bu yapısı çelik kirişlerin yapının üst kısmındakullanıldığı ilk örnektir. 1889da Jennynin ikinci Leiter Buildingi taşıyıcı duvarın hiç kullanılmağıilk gerçek iskelet yapıdır.

1889 yılında Chicagodaki 9 katlı 2. Rand McNally Buildingde Burnham ve Root ilk kez yapının tümünde çelik çerçeve kullanmışlarr. Ay mimarlar 1891yılında Chicagoda 20 katlı Masonic Temple’de düşey kesme duvar kavramını geliştirmişlerdir.  Bu yüksekliktrüzgâr, önemli bir tasarım kriteridir. Çelik iskeletin yatay satbilitesini arrmak için cephe çerçevesinde diyagonal çaprazlamalar zenleyen bu mimamrlar şey kafes ya da kesme duvarı prensiplerinin yaracılarıdırlar.

Çeliktasarım yöntemlerinin geliştirilmesi yapıların rekli yükselmesine neden oldu. 1905te NewYorkta yapılan 50 katlı Metropolitan Tower Buildingi 1931de 102 katlı Empire State Building takip etti. Bundan sonraki gelişmeler  ya yüksekliğini arrma çabalarından çok yeni çerçeve düzenleri, malzeme kalitesinin yükseltilmesi ve daha iyi yapım yöntemleri üzerinde yoğunlaşşr.

1890da beton yaygın bir taşıyıcı sistem malzemesi olarak kullanılmaya başlanılmışr. 1903 yılında Pariste Rue Franklin Apartment Buildingde Perret betonarme iskelet sistemini ilk kezyüksek yapıda kullanmışr. Ay yıllarda Cincinnatide yapılan 16 katlı Ingall Building dünyanın ilk betonarme iskeletli gökdeleni olmuştur. 20. yüzyılın ilk yarısında beton yapılar seyrek olarak görülmüşr. Malzemenin davraşıhakkında yeterli araşrmalar olmağından betonarme sitemler genellikle çelik iskelet yapıyı taklit ediyordu. Bu tutum 2. nya Savaşından sonra değişmiş, yüksek kaliteli malzemeler ve yeni yapım tekniklerinin geliştirilmesi ile kirişsiz döşeme ve yük taşıyanızgara cephe duvarı gibi tasarım kavramları ortaya çıkmışr Bu iki sistemde rijit çerçeveyapının geleneksel tek doğrultulu şeme ve perde duvarı anlayışınıaşşr. 1963 yılındaChicagoda 65 katlı Marina City Towers gibi gökdelenler betonun monolitik heykelsi yapısına örnektir [Yamantürk, 1993].


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder